DR. FAZIL KÜÇÜK VAKFI KOMPOZİSYON VE ŞİİR YAZMA YARIŞMASINDA İKİNCİLİK VE ÜÇÜNCÜLÜK

Dr. Fazıl Küçük Vakfı ve Millî Eğitim Bakanlığı işbirliği ile düzenlenen “Kalbimizdeki Dr. Fazıl Küçük“ konulu kompozisyon ve şiir yazma yarışmasında düzenlenmiştir. Yarışmada, ortaokul kompozisyon yazma kategorisinde Beliz Yavuzhan 2. (öğretmeni Oya Öztürkler) Birce Akçaba 3. ve şiir yazma kategorisinde Durmuş Ada Tolgalı 3. ( öğretmenleri Ziba Betmezoğlu) gelmiştir.

O, HALKIN SESİ VE HAKLININ DİLİYDİ

Her Kıbrıslı çocuğun küçük yaşlarda mutlaka duyduğu o isim Dr. Fazıl Küçük…
Dr. Fazıl Küçük bir siyasetçi, gazeteci ve köşe yazarıydı. Tabi hepsinden önce doktordu. Kıbrıs Türküne çok yardım eden, bağımsız bir hayat sürmemiz için mücadele veren bir kişiydi.
1937 yılında tıp eğitimini tamamlayarak adaya dönen Dr. Fazıl Küçük, serbest hekim olarak çalışmaya başladı. Cuma günleri kliniğinde hastaları ücretsiz muayene etmesi ve maddi durumu iyi olmayan kişilere ücretsiz ilaç vermesi onu halk tarafından sevilen bir kişi yapmıştır. Türk Halkı’nın sorunlarına ve varoluş mücadelesine derin ilgi gösteren Dr. Küçük işinden arta kalan zamanlarında Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesi ile ilgilenmekteydi.
Önceleri tek Türk gazetesi olan ‘Söz’ gazetesinde köşe yazarlığı yaparak Kıbrıs Türk halkının sorunlarını kendi görüşleri ile yazıya dökmekteydi. 1941 yılında ‘Söz’ gazetesinin kapanması ile halkının haklarını savunmak için, onlar için mücadele edebilmek ve halkı bilinçlendirmek için 14.03.1942 yılında ‘Halkın Sesi’ gazetesini kurdu. Gazetesini kurarken doğduğu Ortaköyü ve gazetesinin ismine nasıl karar vermiş olduğunu anlatan anısı çok ilgimi çekmiştir.
Dr. Küçük’ün ağzından ‘Neden Halkın Sesi? ‘ Ben bir köy çocuğuyum. O yıllarda fakir köylerden biri olan, Lefkoşa’dan iki mil uzaktaki Ortaköy’de doğmuştum. Toprağı çok verimsizdi. Burada yaşayan insanlar ancak kış aylarının yağmurlu geçmesi ile yetişen arpa sayesinde karnını doyurabiliyordu. İçme suyu, köydeki acı su kuyusundan sağlanırdı. Bu kuyunun ağzı açıktı ve her gün birinin kuyuya düşmesi an meselesi idi. Toz, toprak ve gelip geçen hayvanların dışkıları da kuruduktan sonra toz olup, rüzgarın etkisi ile kuyunun içine uçuşurdu.
İnsan sağlığı açısından her türlü tehlikeyi barındıran bu kuyuya kovalar indirilir, su çekilir ve evlerin tüm su ihtiyaçları için kullanılırdı. Yol asfalt olmayıp bir araba geçebilecek genişlikte çakıllı bir yoldu. Lefkoşa’ya ya hayvan üzerinde ya da yaya ulaşım yapılırdı. Yayalar Lefkoşa’ya 45 dakikada gelebilirdi. Dr. Küçük bu insanların ne kadar şansız olduklarını anlayıp Lefkoşa’ya yerleştikten sonra bile sık sık köye gider köylüler ile oturur konuşulanları ve köylülerin şikayetlerini dinlermiş. Bu şikayetler şöyleymiş ‘bizleri arayan soran kimse yok.’ Halimizi kime anlatacağız? Biz bu halkın bir parçası değil miyiz? Sesimiz işitilmiyor. Halkın sesini işiten, duyan yok! Bu şekildeki yakınmalardan derinden etkilenen Dr. Küçük köylülerin bu sesinden esinlenerek çıkaracağı gazetenin isminin ‘Halkın Sesi’ olmasına karar vermişti.
Dr. Küçük, Kıbrıs Türk halkının menfaatleri uğruna birçok engelle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu da halk olarak onu daha çok sevmemize sebep olmuştur. Gazetesi, yayına başladıktan kısa bir süre sonra hükümeti eleştiren yazılar yayınladığı için 3 ay süre ile kapatılmıştı. Tekrar açıldığında ise gazete kağıdı bulmakta zorlanıyordu. Kendisine gazete kâğıdı verilmiyordu. 2 yıl boyunca gazete kağıdını kara borsadan karşılamak zorunda kalmıştı. Ancak bu zorluklardan yılmayan Dr. Küçük, Türk halkına yapılan haksızlıktan ötürü sömürge hükümetini eleştirmeye devam etmişti. Bu sebeple kendisine 47 kez dava açılmış ve defalarca para cezasına çaptırılmıştır. Fakat bunların hiçbiri onu Türklük mücadelesinden vazgeçirmemiştirettirdi….

Beliz Yavuzhan – 6 D


HALK SEVGİSİ VE DR. FAZIL KÜÇÜK

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti…Benim şu an korkusuzca sokaklarında oynadığım, içerisinde özgürce seyahat edebildiğim ülkem, diyebiliyorsam bunu sana borçluyum liderimiz Doktor Fazıl Küçük. Yıllar önce ülkemde yaşanan katliamlar, toplu kıyımlar, göçmen durumuna düşen insanlar, kayıp otobüsler, küvette öldürülen çocuklar ve Rumlar tarafından gerçekleştirilen nice barbarlıklar düşünüldüğü zaman ,böyle bir zamanda zorlukları göğüsleyebilen ,toplulukları arkasına alan bir halk adamı olabilmek…İşte bu beni çok etkiledi. Bir o kadar da içimde merak uyandırdı. Bunun üzerine Doktor Küçük’ü daha iyi anlamak ve tanımak için yıllar önce TMT’de etkin görev yapmış emekli öğretmen olan dedemi ziyaret ettim. O anlattıkça sanki bir zaman makinesindeymişim gibi liderimizin hayatındaki önemli duraklara yolculuk yaptım. Doktor Fazıl Küçük hümanist, hassas ve insan ilişkilerinde çok samimi bir insanmış.
Çocukluğuna bakacak olursak ilköğrenimde Lefkoşa Sarayönü Mektebinde hocasının sert olması ve falaka gibi zalim cezalarından dolayı çok etkilenmiş ve ailesi okulunu değiştirmek zorunda kalmış. Bu olay da O’nun ta küçük yaşlarda ne kadar hassas ve duygulu biri olduğunun kanıtı ve belki de gelecek yıllardaki kişiliğinin aynasıydı .O kadar ki öğretmeni bile ona faziletli ve erdemli anlamına gelen Fadıl ismini vermiş. Doktor Fazıl Küçük İsviçre’deki eğitimini tamamladıktan sonra, orada kalması için birçok teklif gelmesine rağmen ülkesine geri dönmüş.
Yıllarca dünyanın görmezden geldiği Kıbrıs Türkü’nü ve sorunlarını anlatmaya çalışmış. Öyle ki zaman zaman Türkiye’ye giderek Kıbrıs Türk halkının uğradığı haksızlıkları ve zulümleri anlatmaya çalışmış bunu yaparken çocuklarına tek başına bakmak zorunda kalmış eşi Süheyla Hanım .Türkiye’den her dönüşünde tüm Türk Halkı Sarayönü’nde toplanıp mutluluk tezahürat yapılırmış. Doktor Fazıl Küçük’ü lider yapan mücadeleci ve kararlı bir karakteri olmasıydı. Bunu tarihteki bir olaydan anlayabiliriz.

Birce Akçaba 8 – D


UNUTULMAZ LİDER

Doktor olmak zor,
Lider olmak daha zordur.
İnsanların kalbini yaşam alanı bilmek, Oraya yerleşip yaşamak en zorudur.
Eğer ki bir toplum anarsa seni;
Bu demektir ki sevdirdin kendini. Her cumaları hatırlarız,
Toplumu için insanları ücretsiz tedavi eden lideri.
İnsan özlemi azalmaz,
Aksine katlanarak artar.
Sorunca nenelere dedelerimize, Derler o bizim öncümüz.
Işık tuttun yolumuza,
Sevdirdin kendini toplumuna. Hepimiz zamanında tanıştık bir yabancıyla,
Şu an kalbimizin lideri olan.
Merak ederiz seni,
Sorarız nenemize dedemize. Açarız tarih kitaplarını,
Görürüz altın harflerle yazan adını.
Duyunca liderin adını,
Geçeriz hemen saygı duruşuna. Öğrendik doktorum senden; Sevgiyi, saygıyı ve mantığı.
Masal kitabı gibisin,
Okuması güzel, inanması zor. Senin sevgine inandık,
İyi ki de bunu yaptık.
Çarpar kalbimiz sana,

Artar sevgimiz daha.
Gelir 15 Ocak günü,
Dualarla hatırlarız o günü.
Sen rahat ol hep,
Senin için çarpan kalpler buradayken.
Senin yolun, yolumuzdur.
Sen kaygılanma, rahat uyu kalbimizde.
Doktorunu hep arayacak bu toplum, Senden öğrendiklerimizle doğru yolu bulur bu toplum.
Senin yaptığın yiğitlikler aklımızda, Şekillendiririz yolumuzu bunlara baktığmızda.
Durmuş Ada Tolgalı 8 – D

Similar Posts